• Anasayfa
  • Favorilere Ekle
  • Site Haritası
Tavsiye ve Teşekkürler
Site Haritası

Boşanmış Aileler ve Çocukları

 Boşanmış Aileler ve Çocukları
       Bir çocuk fiziksel ve duygusal gelişimini en güzel şekilde ailesinin içinde tamamlar. Çocuk ayrı ayrı hem annesinin hem de babasının ilgisine, sevgisine ve bakımına muhtaçtır.
Çocuğun gözünde anne ile babanın fonksiyonları farklıdır. Biri diğerinin yerini tam olarak dolduramaz.  
       Boşanma hiçbir çocuğun hiçbir zaman istemediği fakat sonuçlarına katlanmak zorunda olduğu bir durumdur. 
       
Boşanmayı çocuğun dünyasından onların gözleri ve duyguları ile inceleyecek olursak çocuğun bulunduğu pozisyonu daha net kavrayabiliriz. 
    
    Çocuksu düşünceye göre çocuk dünyanın merkezinde kendini görür. Kendini dünyanın merkezinde görme çocuk düşüncesine göre evrensel bir durumdur. Bu nedenle çocuk boşanmadan dolayı kendini suçlu hisseder. 
       
Anne babası boşanan çocuk, o yaşta yaşayabileceği en zor tramvayı yaşar. Çünkü çocuk düşünüsüne göre çocuk önce anne babasına güvendikten sonra kendine güvenebilir ve özgüven geliştirebilir. Dolaysıyla onun dünyada en çok güvendiği iki kişi vardır: annesi ve babası. Onlar birbirini terk ettiğine göre hayatta her şey olabilir. “Birbirlerini terk ettiklerine göre onu da terk ederler mi? Kendisine ne olacak? Ona kim bakacak? Ya da ebeveynlerine ne olacak?” Bu gibi sorunlar çocuğun kafasını inceden karıştırmaya başlar; duygusal dünyasını altüst eder. Zaten devamlı didişen bir anne baba ortamında yetişmek çocuk için oldukça zor bir durumdur. 
       
Çocuk kaç yaşında olursa olsun çevresinde olan biten duygu dünyasında depolanır. İşin en zor tarafı çocuğun bilişsel gelişim açısından (7 yaş altı çocuklar) soyut düşünemediği için sıkıntılarını yetişkinler gibi sözel olarak ifade etme yetisine sahip değillerdir. İşte bu nedenle çocuk sıkıntılarını daha çok alt ıslatma, tırnak yeme, tikler, çalma ya da sık sık hastalanma vb. davranışlar olarak dışarıya yansıtır. Ayrıca çocuk depresyonu gelişebilir. 
       
Boşanma çocuktan saklanmayacak bir durumdur. Çocuğu korumak adına boşanmayı çocuktan saklamak bir çözüm değil aksine bir çözümsüzlüktür. Tam tersine çocuğa olan bitenleri gelişimsel düzeyine göre anlayabileceği basit cümlelerle açıklanmalıdır. Burada özellikle boşanmanın anne babayı ilgilendiren bir sorun olduğu kendisinin bu konuda hiçbir sorumluluğu olmadığı vurgulanmalı, çocuğa anne babasının onu çok sevdiği ve her zaman sevecekleri; ihtiyaçlarının karşılanacağı, anne babanın ikisinin de olduğu bir ortamda samimi bir dille anlatılmalıdır. Bu nokta samimiyetle halledildikten sonra ikinci merhale olarak anne babanın anlaşamadıkları ve birbirlerini fark etmeden incittiklerini, daha fazla incitmemek için boşanmalarının daha iyi olacağını ancak kendini ilgilendiren her konuda anne babanın birlikte hareket edeceklerini ve her zaman kendisinin yanında olacakları  çocuğa vurgulanmalıdır. 
       
Ebeveynler çocuğa boşanacaklarını anlatırken boşanma kelimesini açık ve net kullandıktan sonra çocuğa üzüleceğini bildiklerini  belirli bir süre bu duruma katlanması gerektiğini;  ama boşanmada çocuğun hiçbir suçu ve sorumluluğu olmadığını söylerse hem çocuğa üzüntüsünü yaşama fırsatı verirler hem de çocuk üzüntüsünü içine atmaz ve  gülmek gibi bazen hayatımızda üzüldüğümüzün de normal bir hayat olayı olduğunu deneyimleyerek öğrenme  şansı vermiş olurlar. 
       
Boşanma ailenin dağılması ve ardından yeni bir düzenin kurulmasını  gerektiren çok zor ve sancılı bir süreçtir. Çocuk için travmatik bir durumdur. Ancak boşanmada çocukta travma yapan şey boşanmanın kendisi değil ebeveynlerlerin bu krizi nasıl yönettikleridir. Ebeveynler en az travma ile çocuğun bu aşamayı atlatabilmesi için bazı şeyleri kesinlikle yapmalıdır.

Bunlar: 
        1-Eşler çocuğun yanında birbirlerini kötülememeli ve suçlamamalıdır. 
       
2-Ebeveynler çocuğu taraf tutmaya zorlamamalıdır. Bu durum boşanma süreci ve sonrasında ebeveynlerin en çok içine düştükleri tuzaktır. Kendileri  eşlerine çok kırgın ve kızgın olabilirler. Ancak çocuk her iki ebeveyni de eşit derecede sever. Çocuğun en çok nefret ettiği yapamayacağı ve asla yapmak istemeyeceği bir şey varsa o da anne ve babası arasında seçim yapmak zorunda bırakılması veya bunun ima edilmesidir. Çocuk bu yükü kaldıramaz ve bu yük altında ezilir. Unutmayın eşiniz çocuğunuz için dünyada en önemli kişidir. Boşanma sürecinde ve sonrasında ebeveynler kendi canlarının yandığı bir noktada bireyselliklerini kaybedip tepkisel davranarak çocuğu kendi tarafına çekmek isterler. 
       
3-Boşanma sonrasında çocuk babasına benzemek ya da annesi gibi olmakla asla suçlanmamalıdır. 
       
4-Boşanma krizi esnasında çocuğun fiziksel, duygusal ve sosyal bakımı  ihmal edilmemelidir. 
       
5-Boşanma sonrasında çocuk bir annenin evine sonra babanın evine çanta gibi oradan oraya taşınmamalıdır. Ebeveynlerinden birinin evi çocuğun asıl evi adledilmeli diğer ebeveyn düzenli aralıklarla çocuğu görmelidir. Son yıllarda büyük şehirlerde varlıklı ailelerin çocuğun psiko sosyal gelişimi için hiç de sağlıklı olmayan bir yöntem tutturdukları gözlenmektedir.  Çocuğa bir ev almak ve dönüşümlü olarak ebeveynlerden birinin çocuğun yanında kalması. Çocuk ebeveynlerinin bakımına ve gözetimine muhtaçdır. Çocuğun evi olmaz. Ebeveynin evi olur. Çocuk orada kalır. Bu durum çocuğun kafasında kargaşaya neden olur. Annesi ve babasının boşanması nedeniyle zaten çocuğun ayağının altındaki zemin sallanmaktır. Her an yalnız kalabileceğini ya da burada terk edilebileceğini düşünebilir. 
       
6-Çocuğun hayatında nelerin değişip nelerin değişmeyeceği açık ve net bir şekilde çocuğa anlatılmalıdır. 
       
7-Çocuğa diğer zamanlarda nasıl yaklaşılıyorsa boşanma esnasında ve sonrasında da aynı psiko pedegojik yaklaşımla yaklaşılmalıdır. Çocuğa makul ve net sınırlar çizilmelidir. Unutulmamalıdır ki sınırsızlık  ve kuralsızlık çocuğu tedirgin eder ve güvenini sarsar.  Her çocuğun  annesinin ve babasının sınırlar koyarak onu yönlendirmesine ihtiyacı vardır. 
       
8-Çocuk asla annesine ve babasına yollanmakla tehdit edilmemelidir.     
        9
-Mümkün olduğu kadar çocuğa ailenin mutlu günleri ve var olan iyi aile hikayeleri anlatılmalıdır. 
       
10-Çocuk ebeveynlerden birinin yanına gittiğinde diğer ebeveyn ötekinin ne yaptığı konusunda çocuğu sorgulamamalıdır. 
       
11-Ebeveynlerden biri çocuğa asla annen ya da baban seni sevmiyor dememelidir. Bu çocuğun ruhunu yaralar. 
       
12-Ebevenler eşinden öç almak amacıyla çocuğu kullanmamalıdır. Boşanma süreci ve sonrasında ebeveynlerin en çok yaptığı hatalardan  biri budur. Boşanmada  ilişki duygusu kötü bir şekilde bittiğinden ne yazık ki evlilikte halledilemeyen problemler bu sefer çocuk üzerinden devam ettiriliyor. Bu durum çocuğun dayanamayacağı kadar ağır bir yüktür. Bu nedenle eğer boşanmak kaçınılmaz hale gelmiş ise çift boşanmadan önce bir aile terapistine gitmeli ve yardım almalıdır. Yani birbirlerine gönül rahatlığı ile güle güle deyip bir misafiri kapıdan uğurlar gibi rahatça uğurlayacak duygu tonuna gelmelidirler. 
       
13-Çiftler birbirinden boşansalar da çocuk ebeveynlerinden hiçbir zaman boşanamaz. Ebeveynler bu durumu göz önünde bulundurarak boşanma süreci ve sonrasındaki davranışlarında çocuğun bundan beş yıl on yıl sonrasındaki sosyal uyumunu göz önüne getirerek hareket etmelidirler. 
       
14-Şurası unutulmamalıdır ki çocukla ne kadar zaman geçirdiğimiz değil nasıl zaman geçirdiğimiz önemlidir. Bu nedenle ebeveyn çocukla geçirdiği zamanda gayet samimi ve içten olmalıdır. Aksi durumun faydası yoktur. Çocuk bunu sezer ve kendini kötü hisseder. 
        15-Unulmamalıdır ki boşanmanın  kendisi değil boşanma sürecinin ve boşanma sonrası sürecin her bir ebeveyn tarafından nasıl yönetildiği asıl çocuğu etkileyen şeydir.

Shu. Güldane KAVGACI
Aile ve Evlilik Danışmanı & Cinsel Danışman